Dünden Bugüne
Türkiye'de Aşkenazlar
SERGİYİ GEZİN
ENG
Dünden Bugüne
Türkiye'de Aşkenazlar
ENG

İmparatorluktan Cumhuriyete Aşkenazlar

 
Aşkenaz sözcüğü, Ortaçağ’dan bu yana bugünkü Almanya topraklarını tanımlamak için kullanıldı ve zamanla tüm Doğu Avrupa kökenli Yahudileri ifade etmeye başladı. Türkiye’de yaşayan Aşkenazlar, çeşitli dönemlerde Doğu Avrupa ülkelerinden Osmanlı topraklarına göç eden önceki kuşakların torunlarıdır.
 
Anadolu topraklarında bilinen ilk yerleşik Aşkenaz topluluklarına 13. yüzyıl ortalarında rastlanır. 1250 sonrasında Fransa'dan ve Macaristan'dan sürgüne gönderilen Yahudiler, bu topraklarda Romanyot Yahudileriyle bir arada yaşamaya başlamıştır.
 
Osmanlıların Aşkenazlarla bilinen ilk teması, daha imparatorluk öncesindeki ilk mekansal yayılma sürecine dayanır. 14. yüzyılda topraklarını genişleten Osmanlıların, bu bölgelerdeki ilk yerleşimcileri arasında Aşkenazlar da vardı. Ayrıca aynı dönemde İzmir'de de bir Aşkenaz topluluğunun yaşadığı biliniyor. Toplum yüzlerce yıla uzanacak bu başlangıçtan memnun kalmış olmalı ki, Aşkenaz Haham Isaac Tzarfati Alman, Macar ve Fransız Yahudilerini Osmanlı topraklarına davet eden ünlü mektubunu 15. yüzyılın ortasında kaleme almıştı.
 
1492’de gerçekleşen büyük göçte, İber Yarımadası’ndan gelen Sefaradların yanında, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden Aşkenazlar da Osmanlı topraklarına doğru yola çıkar. Sofya, Filibe, Selanik, Plevne ve İstanbul, Aşkenazların yerleştikleri ve kendi sinagoglarını kurdukları başlıca kentlerdi. Bu göç dalgasını, I. Süleyman zamanında bugünkü Sırbistan ve Macaristan topraklarından gelen gruplar takip etti. Sultanın meşhur Ferman de los Alemanes adlı davetine icabet eden bu Aşkenazlar da çoğunlukla İstanbul, Edirne, Selanik ve Filistin’e yerleştiler.
 
17. yüzyıla gelindiğinde, İmparatorluk çatısı altındaki Aşkenazlar, artık Avrupa’dan gelecek yeni gruplara ev sahipliği yapacak, hatta esir pazarlarına düşenleri satın alıp özgürlüklerine kavuşturacak düzeyde refaha ve özgüvene sahiplerdi. İki yüzyıl sonraysa, Osmanlı-Rus Savaşlarının etkisi bu defa Rusya toprakları ve Karadeniz Havzası’nın kuzeyinden yeni ailelerin İstanbul’a göçüne neden oldu.
 
19. yüzyılın ikinci yarısı, gitgide güçlenen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Osmanlılarla siyasal ve ticari ilişkilerinde Aşkenazların başlıca rolleri üstlendikleri dönemdi. Özellikle Galata bölgesinde faaliyete geçen finans, eğitim ve kültür kurumlarında, Avrupa’dan gelen Aşkenazlar yüksek makamlarda yöneticilikler üstlenirken, modern yaşam tarzları ve kültürel birikimleriyle seçkin bir sosyal çevre oluşturmaya başladılar.
 
Bu sosyal ve ekonomik farklılaşma, Aşkenazların kendi kültür kurumlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlarken, bir yandan da ülkedeki dindaşlarının kültürel gelişimleri için çaba sarf etmelerine engel olmadı.
 
İmparatorluğun ömrü sona erip yepyeni bir ülke kurulurken, Türk Aşkenazları artık merkezi Galata’da bulunan bir cemaat olarak Hahambaşılık kurumuna bağlı bir topluluktu. Yüzüncü yılına yaklaşan Cumhuriyet dönemi boyunca serbest ticaretten sanata, eğitimden bilime, toplumsal yaşamın pek çok alanında önemli roller üstlenmeye ve kültür mirasımızı zenginleştirmeye devam ettiler.
 
Yüzlerce yıl içinde yeni ülkelerine yerleşen (ve bu topraklarda kimilerince vuzvuz1 veya Lehli2 olarak anılan) Aşkenazlar, geldikleri yörelerden sahip oldukları anıları, deneyimleri ve kültürel kimliklerini yanlarında getirdiler. İşte bu proje, onlarca coğrafyadan toplanıp bu topraklarda harmanlanmış bir kültürün hikayesini sunmayı amaçlıyor.
 
 
 
1 Vuz: Yidişçe “ne?” demektir.
2 Lehli: Lehistan (Polonya Krallığı)’ndan gelen. 

Bankalar Cd. Felek Sk. No:1 Karaköy - İstanbul
Tel - Faks: 0 212 249 01 50
E-posta: sanat@schneidertempel.org
Bizden haber alın
 
Bankalar Cd. Felek Sk. No:1 Karaköy - İstanbul
Tel - Faks: 0 212 249 01 50
E-posta: sanat@schneidertempel.org
Bizden haber alın